top of page
Ara

Necmi Can…

  • Seda Alpay Şibay
  • 7 Mar 2023
  • 3 dakikada okunur

Koç Özel Lisesi’nde bale öğretmeniyim o zamanlar. Ufaklığından beri ismini duyarım, özgün de bir isim kolay unutulmuyor. Ama hep fırlamalık ile duyuluyor ismi. Benim cool dansçıların dönem arkadaşı Neco. Ablam da bale yapıyor dedi bana, belli ki baleye, sanata saygı duyuyor. İnsana saygı duyuyor bir kere, efendi, kibar ama zıpır mı zıpır. Okulda değerler eğitimi üzerinde duruluyor o zamanlar. Neco’nun başı çekmesi lazım o zaman, ama öyle tanınmıyor. Ortaokulun sonlarında, lisenin başlarında öyle görünür çocuklar zaten; mesleğinin başında yeni yetme bir öğretmensen o çocuklara güveneyim mi güvenmeyeyim mi bilemezsin. Sen mi çocukları büyütürsün, çocuklar mı seni, ikisi

birbirine karışır sıklıkla.


Bir gün baktım elinde kendi yaptığı poi, 3 top benzeri malzemeler ile pratik yapıyor. Yanına iliştim, sordum. Uzun uzun anlattı. Sirk sanatlarının bu nesile dokunan bir şey olduğunu sayesinde öğrendim. Bir de bilgili, bir de bilgili… Nereden öğreniyorsun dedim, youtube dedi. Yememiş içmemiş araştırmış. Tarih ödevi olsa yapmayacağı araştırmayı sirk sanatları için yapmış, iştahla anlatıyor. Bu malzemelerin çok güzelleri var Seda Abla, ama yurt dışından getirtebiliyorsun ancak dedi. Işıklıları bile var ama pahalı dedi. Sen bir liste yap bakalım dedim, müdürün odasına çıktım. Neco ile aramızdaki sohbeti, Neco’nun konuya hakimiyetini ve hevesini anlattım. Bir de arkadaşı vardı o zaman Ayberk, birlikte çalışıyorlardı sıklıkla. Aktivite saatinde bu çocuklara bir kulüp açıp açamayacağımızı sordum müdüre. Başlarında hoca olmayacak, onlar yönetecek dedim. Sorumluluk, güvenlik vs biraz endişe ile karşılandı tabi. Ben kefilim, benim odaya yakın yerde çalışsınlar dedim. Neco’nun yaptığı listedeki malzemeleri de yurt dışından getirttim. Neco’ya teslim ederken “sana zimmetliyorum, okulun malı” dedim, pek hoşuna gitmişti.


Bu çocuklar çalıştı, çalıştı. Yıl sonunda Talent Show’a bir gösteri hazırlamaları fikri hoşlarına gitti. Genel provaya kadar ben de izlememiştim. Provada hepimizin ağzı açık kaldı. Kimse Neco’dan bu kadar organize bir iş beklemiyordu. Arkadaşı Ayberk ile gayet senkronize, iyi planlanmış bir gösteri hazırlamışlar. Ne okul idares,, ne öğretmenler, ne de arkadaşları, o günden sonra kimsenin Neco’ya aynı gözle baktığını sanmıyorum. Talent Show günü yine fırlamalığını yapıp sırtına 21 yazmayı ihmal etmemişti (hem de yine okul bütçesinden aldığımız karanlıkta parlayan krem ile!) ama artık bu alanda başarısıyla tanınan bir çocuk oldu Neco. Poici Neco.


Okul yılları kendisini daha da geliştirdiği yıllar oldu. Ateşli poi ile sahneye çıkabilsin diye izin alabilmek için müdür ile tartışmışlığım bile vardır. Orta yol bahçede ateşli, sahnede ışıklı poi’de bulundu. Neco’yla birlikte sisteme yapıcı bir şekilde baş kaldırmayı pratik ediyorduk bir nevi 


Üniversiteye başladı sonra. Artık benim Sedansçıların doğal ve herkes tarafından sevilen bir üyesiydi ve iletişimimiz devam ediyordu. Mühendisliği en çok ailesi mutlu olsun diye okuduğunu söylemişti telefonda. Ailesine çok düşkündü. Uzun telefon konuşmalarımızdan birinde babasının rahatsızlığı ile ilgili konuşurken ne kadar olgun olduğuna şaşırdığımı hatırlıyorum. İçtenliğine ve coşkusuna rağmen gururlu ve kalender bir yapısı vardı. Yaşlandığında çok coşmuş, çok eğlenmiş, çok sevmiş, çok sevilmiş, durulmuş, dürüst ve keyifli bir adam olacağını düşündüm. O günleri göremediğimiz için çok üzgünüm.


Yine o yıllarda yönetmen arkadaşım Nezih Ünen’in Mavi Pansiyon filmi maceramız var. Nezih ile sohbet ederken filmin koreogafı oluverdim. Kumsal partisi sahnesi olacaktı. Nezih çok renkli bir sahne istiyordu, kamp ateşi, dansçılar. Dedim ki sana Neco lazım. Neco ve üç dünya tatlısı arkadaşı Aslı, Özgür ve Mahir atladık, Bodrum’a gittik. Uçakta Fatih Terim konuşmamı yapmadan edemedim tabi. Bak oğlum bu iş profesyonel bir iş, okul gibi değil. Her daim profesyonel olacaksınız, rol çalmak, sorun olmak yok. Gümüşlük’te otelimize yerleştik, provaya başladılar hemen. Ben o birkaç günde Neco ve ekibine hiç katkıda bulunmadım. Onlar ekibin en çalışkan insanlarıydı zaten. Uçaktaki konuşmamı hatırlayıp güldüm.


Yıllar içinde hep haberdar olduk birbirimizden. Neco gelip benim Sedansçılara workshop da verdi, 5 yaşındaki kızımın doğum günü partisine sevgili Okan’ın organizasyonuyla dünya tatlısı Erol’un gelmesine de vesile oldu. Erol anaokulundaki kızımın sınıf arkadaşlarına hem gösteri yaptı, hem de eğitim verdi. Neco’nun Youtube’dan edindiği o merak, o doğum gününün sonunda gelen her çocuğa hediye ettiğimiz 3 top ile bir sürü bızdığın evine de girmiş oldu.


Son konuşmamızda İzmir’deydi Neco. Kendi atölyesini kurmuş kaykay board’u üretiyor ve yine iştahla anlatıyordu. Yatırım gerekirse eşime danışabileceğini söyledim. İleride isterim tabi ama şimdi değil, şimdi yatırım alırsak çok hisse kaybederiz dedi, iddialıydı yani. Bu cevabını gururla anlattım eşime. O gün uzun uzun konuştuk. Kızımı sordu, anlattım, ilgiyle dinledi. Evlen, kök sal, çok güzel şey dedim. Bir de kız çocuk diledim ona.


Kök salmanın tek yolu aile kurmak değil elbette. Özgün ismi gibi unutulmayacak özgün bir ruhu vardı Neco’nun. Hepimizin yüreklerine kök saldı o. Hızlı hızlı yaşadı, gitti. Gittiği yerde mutlu olsun. Hep hatırlansın. Vefakar annesi ve ablasına ve tüm sevenlerine sabır ve metanet diliyorum. Seda Alpay Şibay

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Elegy for Neco

All he did and all he was, skateboards and slacklines, juggling balls and climbing rocks, saving lives and children's smiles, skiing down...

 
 
 

Comentários


Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı findmyneco gmail adresi ile paylaşabilirsiniz.

05.03.2023 Made with ❤️ by his friends.

bottom of page